Kıdem tazminatı, çalışanların uzun yıllar emek verdiği işlerden ayrılırken maddi güvence sağlar.Sizde haklarınızı koruyun.
Kıdem tazminatı, çalışanın işyerindeki toplam hizmet süresine ve brüt maaşına göre hesaplanır. Her bir yıl için çalışana, 30 günlük brüt ücret tutarında tazminat ödenir. Bu hesaplamada brüt maaş esas alınır; net maaş üzerinden yapılan hesaplamalar yasal düzenlemelere aykırıdır. Ayrıca, prim, ikramiye, yol yardımı gibi düzenli yan haklar da hesaba dahil edilmelidir. Bu tür ödemelerin dikkate alınmaması, çalışanın eksik tazminat almasına neden olabilir.
Kıdem tazminatının doğru hesaplanması büyük bir hassasiyet gerektirir. En sık yapılan hatalardan biri, hizmet süresinin yanlış değerlendirilmesidir. Örneğin, ücretsiz izin dönemleri ya da ara verilen iş sözleşmeleri kıdem süresinden sayılabilirken, bazen göz ardı edilebilmektedir. Ayrıca, eski dönem maaşlarının güncellenmemesi veya yasal zamların hesaba katılmaması da çalışanların hak kaybına uğramasına neden olur. Bu tür hataların önüne geçmek için güncel ve doğru verilerle hesaplama yapılması şarttır.
Kıdem tazminatına hak kazanabilmek için çalışanın aynı işyerinde en az bir yıl çalışmış olması gerekmektedir. İşverenin haklı bir neden olmaksızın iş sözleşmesini feshetmesi durumunda çalışan bu haktan yararlanabilir. Ayrıca, emeklilik, askerlik hizmeti veya malullük gibi yasal nedenlerle işten ayrılanlar da kıdem tazminatı alabilir. İşyerinin kapanması veya işverenin vefatı gibi durumlarda da çalışanların tazminat hakkı korunur.
Genel olarak, istifa eden çalışanlar kıdem tazminatı hakkından yararlanamaz. Ancak bazı istisnai durumlarda, örneğin işyerinde sağlık sorunları yaşanması veya ücretlerin düzenli ödenmemesi gibi haklı sebeplerle istifa eden çalışanlar tazminat talep edebilir. Bu tür durumlarda çalışanın durumu hukuki olarak ispatlanmalıdır.
Kıdem tazminatı, çalışanların iş hayatında maddi ve manevi bir güvence sağlayan temel bir haktır. Doğru hesaplama yapılması ve mevzuata uygun hareket edilmesi, hem çalışanların haklarının korunmasını hem de işverenle çalışan arasındaki güven ilişkisinin sürdürülmesini sağlar. Bu nedenle, hem işverenlerin hem de çalışanların bu konuda bilinçli olması büyük önem taşımaktadır.